16 Aralık 2012 Pazar

Le Samourai



“Le Samourai” filmini Fransızların önemli yönetmenlerinden Jean-Pierre Melville yazıp yönetmiş. Filmin esin kaynağı ise Joan Mcloud’un “the ronin” isimli romanı. Başrollerde ise efsanevi oyunculardan Alain Delon, karısı Nathalie Delon ve François Périer yer almakta. Alain Delon benim favori oyuncularımdan biri ve dünyada bir insan karizmaysa bu kişi kesinlikle Alain Delon’dur. Kendisi vakti zamanında ülkemizin pek çok yakışıklı ve jön benzetmelerinde kullanılmış, dönemin önemli sembollerinden biri olmuştur. Dünya; jönü, kot pantolon havasını ve bilumum erkeksi ögeleri kendisinden öğrenmiştir. Oynadığı filmlerde de sanılanın aksine bizdeki jönler gibi değildir, cenabetlikler adamın yakasını bırakmaz. Oynadığı karakterler karizmanın yanı sıra soğuk kanlı ve sessiz tiplemelerdir. Bir Alain Delon bir de Brat pitt, o kadarrr.


Filme değinmeden önce çoktandır biriktirdiğim ve beklenilen “siteme nereden geliyorlar vol-2”yi paylaşmanın zamanı geldi. Daha önceki paylaşımım yoğun ilgi ve şaşkınlık görmüştü. Bazıları yazılanlara inanamadı ama onlara istatistik bilgilerini gösterdiğimde apışıp kalmışlardı. İşte siteme girme yollarından bazıları: “filin kıçına kafasını sokan adamın filmi, afrikanınkılliamlari, amcuğunu genç oğlana kaptıran yaşlı kadın izle, amina el sokan kizlar resmi ve filmi, mason teskilati, onlar bunları sikiyor biz bunları, güzel kızların amıda güzeldir film, göbekli yaşlı adamlara tecavüz filmi(senin ebeni sikiyim o nasıl bir fantezidir öyle), evine kizli kamera elestiri porno izle, oruspuçuçular kızı sikiyor movie, pornu filim izle en guzel inib \ sess film, holivudun en seksual artistleri, araba sürerken kızın amına elini sokan filmi, götüne amına el sokturan kadın filmleri” Vol-2 biraz daha sert oldu, bunun bilincindeyim ama daha yazamadığım öyle kelime grupları var ki çok şaşarsınız.


Burada vermek istediğim mesaj şu; bayansanız sizlere söylüyorum, hiçbir erkeğe güvenmeyin. Eğer Alain Delon değilse zaten hiç yüz vermeyin. Sitemin erotik bir blog olmamasına rağmen nerelerden ne hitler alıyorum hala kafamı meşgul ediyor. Hepsini anlıyorum ama filin kıçına kafasını sokan adamın filmini anlamıyorum, zira öyle bir film de yok. Bu tabiri ilk gördüğümde günlerce ilgili filmi bulmaya çalıştım, bulsam yazacaktım, ama bulamadım. Acaba "ace ventura" serisinin bir filminde yapay gergedan içinden çıkan dedektifin sahnesini mi diyor diye düşündüm ama bu şekilde arattığına göre değildir dedim. Bu insanların eşleri, kız çocukları olacak belki de vardır, ne insanlarla aynı sokakları paylaşıyoruz. Böyle tiksinç insanlar olamaz ya, hem fakirler hem de uçkurları büyük neyse.


Yönetmenimizin Alain Delon ile “Le cercle rouge” diye bir güzel filmi daha var. O filme ve Alain Delon’un diğer başka güzel filmlerine ilerleyen zamanlarda değinebilirim. Filmimizde Alain Delon, soğukkanlı bir kiralık katildir ve tüm ihtişamı ile sokaklarda dolaşmaktadır. Filmde izleyince daha başka geliyor insana ama ben onun yaşadığı hayatı yaşayamam, yani o kaldığı izbe mekanda sıkılır daralırım, ayrıca başka biri görmeyince de karizmanın anlamı kalmıyor. Muhtemelen ben hiç karizmatik olamayacağım. Bir günlüğüne şöyle sokakta kendimden emin yürüyemedim, odak noktası ise hiç olamadım. Otobüste bazen ayakta gidiyorum ve kendi içimden şöyle diyorum: “acaba karizmam otobüsün içini ısıtmış mıdır, veya dışarıyı izlerken hiç dikkat çekiyor muyum” ama gelin görün ki otobüste hiç siklenmiyorum, böyle şaklabanlık felan yapmam lazım ki millet bana baksın. Karizmatik olmak, bakışınla olayı bitirmek felan hiç beceremediğim şeyler, hele bir de fotoğraf çektireceğim zaman siz beni görün. Tam bir fiyaskoyum. Belki bu albeninin olmaması insanları internette acayip acayip şeyler aramaya itiyor. Hani filmlerde düğün gibi bir kalabalıkta gözler başrol üzerindedir ve kurduğu cümleler tüm salonda yankılanır ya, bu benim başıma bir kere gelmedi. Aynı sahneleri düşünerek gittiğim kalabalık mekanlarda hiç de filmdeki gibi bir hava bulamıyorum. 


Bu filmi ilk izlediğimde enfes anlatımın ve tatlı sıkıcılığın yanında adamın karizması beni resmen kıskandırdı. La olum diyorum ben niye böyle değilim diyorum kendi kendime, adamın giysileri, hareketleri felan çok acayip ve havalı, aynılarını ben yaptığımda veya giydiğimde ise karizmatik değil de böyle sipastik gibi bir şey oluyorum. Bu açık renkli yağmurluktan bizde de vardı, bir ara giymeye niyetlenmiştim ama o zamanlar kurtlar vadisindeki pala da giydiğinden olmadı giyemedim, sokaklarda yürüyemedim. Karakolda bile öyle bir şekil çıkmış ki tüm polisler adamın havasına şaşırıyor, benim karakoldaki halimi (birkaç defa yolum düşmüştü) gözümün önüne getirdiğimde hemen unutmak istiyorum, böyle bir rezillik olmaz, olamaz. 


Filmin başından sonunu anlamak çok basit, belki şaşıracağınız bir şey de yok ama izletiyor kardeşim. Eski filmler güzel ve kalitelidir o kadar (müzikaller hariç onlardan nefret ederim). Adamın adı da Jef Costello, bakar mısın isme. Böyle bir katil hem öldürür hem siker hem de alayına gider. İlkokulda ciddi şekilde sapık olan bir arkadaşım vardı Allah onun belasını vermesin, belki pornografik kelimelerle siteme girenlerden biri de odur, ismi Talib’ti. Şimdi Talib kusura bakmasın ama jef costello nerede talib nerede. Benim adım da jean-pierre melville olsaydı emin olun ben de film çekerdim.


Filmdeki senaryoyu anlatmak veya yorumlamak mümkün değil, ama ilk izlediğimin üzerinden ne kadar zaman geçmiş hala jef costello’nun o sokaktaki karizmatik yürüyüşleri, kadınlara olan vurdumduymaz tavırları, pardesüsünü çıkarması, vurulması felan hep aklımda. Ulan şapkanın ucunu böyle sıvazlamıyor mu o ne biçim sahnedir öyle ya, sırf onun için izlenebilir. Ben yapınca bir sikim olmuyor ya o daha çok canımı acıtıyor. Ben bir gün Allah muhafaza kolumdan vurulsam veya bıçaklansam var ya tüm mahalle ayağa kalkar, köpek gibi ağlar, salya sümük fışkırtırım her yere. Jef, yaralandığında ise her şey bambaşka. Favorilerimden olan bu filmi sadece karizma neymiş onu görmek için izleyin derim. 


Banyo terliğin olayım da sabunlu suyla vıccık vıccık ez beni şef, ben forvet olayım sen de defans ofsayta düşür beni şef, 5 kavanoz bal olayım 100 tlye sat beni şef, göbek deliğindeki pamuk olayım da beni çıkartırken kendinden utan şef, kuponunu yatıran İskoç takımının kalecisi olayım şef, tükürdüğün sarı balgam olayım da kaldırımın kenarına çarp beni şef, sümüğün olayım da içine çek beni şef, bilgisayarında bi ara izlerim diye bıraktığın klasik film olayım da hiç bi zaman izleme beni şef, ekmek arası dönerindeki turşu olayım da görür görmez çöpe at beni şef, kilodunun sararan yeri olayım ne kadar yıkasan da çıkmayayım o kıllı götünle nefes alıp yaşayayım şef, boncuk olup sikine dizileyim de sikin inince yerlere dağılayım şef, götündeki kıl dönmesi olayım da orada kalayım şef, basurun olayım da gün boyu aklından çıkmayayım şef, yediğin çekirdeğin sonuncusu olayım hem de acı olayım zevkinin içine edeyim de tükürüğünle yere at beni şef, çorabının topuk kısmı olayım da nokta nokta yırtılarak seni rezil edeyim şef, lisede çekilmiş fotoğrafın olayım da beni göstermekten utan şef, aşure tabağının sonundaki fasulye olayım şef.




Le Samourai film eleştirisi

1 yorum:

  1. haklısın.
    :)
    kızıl çember de müthiş film.
    :)
    deux hommes dans la ville, le choc, trotsky, klein. ne filmleri var bu gelmiş geçmiş en yakışıklı aktörün.
    eh zaten fransız sineması hayranıyım bir de.
    :)

    YanıtlaSil