8 Nisan 2013 Pazartesi

My Left Foot






“My left foot” filmini lim sheridan yönetmiş. Filmin senaryosu ise chris brown’un kendi hayatını anlattığı my left foot isimli kitaptan alınmış. Filmimiz doğuştan sakat doğan İrlandalı yazar ve ressam chris brown’un inanılmaz duygusal hayatını anlatıyor. Başrollerde ise brenda ficker ve favorilerimden daniel day lewis yer alıyor. İki oyuncunun da bu film sayesinde oskar kazandıklarını unutmayalım. Lewis ile yönetmenin "the boxer" ve "in the name of the father"da beraber çalıştıklarını da hatırlatalım. 


Özürlü karakterlerin olduğu filmlerden çok azına tahammül edebilmiştim. Bunlar; "intouchables" ve "scent of a woman"dır. Diğer güzel veya klasik eserleri maalesef es geçmek zorunda kaldım, hiç tarzım değiller. Belki bu listeye "the elephant man" de eklenebilir, onun tarzı biraz daha farklı gibi ama hadi onu da sayalım bari, yakınlarda da fil adama değinmeyi düşünüyorum. Daniel day lewis’in favori oyuncularımdan olduğunu söylemiştim. Daha önceden kendisinin "gangs of new york" ve "there will be blood" filmlerine değinmiştik. Yine eski yazılardan hatırlarsınız; gangs of newyork filmindeki "the butcher" tiplemesi bana göre gelmiş geçmiş en iyi oyunculuktur, tartışmaya girmiyorum bile. En iyi karakterler listemin ilk on numarasına baktığımda ise yine lewis’in the butcher'dan başka "oilman" ve "my left foot"taki performansının olduğunu görüyorum.


John cazale ve al pacino’yu bir kenara attığımda en iyi oyuncum her zaman daniel day lewis’tir. Lewis’in filmlerine baktığımda her zaman için işini çok seven ve iyi yapmaya çalışan bir adamın çalışmalarını görüyorum. İlgili filmleri izlerken de çoğu zaman lewis’i unutup canlandırdığı karakteri izlemeye başlıyorum. Bu çok kolay bir olay değildir. Her rolde farklı bir kişiliğe bürünmek uzun psikolojik çalışmalar gerektirir. Lewis’in Lincoln rolü için tam bir sene kitap okuyup vücut dilini karakterine benzetmeye çalıştığını hatırlatalım. 




Chris Brown, 13’ü hayatta kalabilmiş 22 çocuklu bir ailenin doğuştan beyin felçli olan bir üyesidir. Yıllar boyunca tek bir ses bile çıkaramadan öleceği günü beklemiştir, ailesi de tabii. Ama zamanla annesinin manevi desteği ile yaşam belirtileri göstermeye başlar ve inanılmaz şekilde kullanabildiği tek organı olan sol ayağı sayesinde resimler çizer, yazılar karalar. Aldığı tıbbi destekler sayesinde de anlaşılabilir seviyede konuşmaya başlar ve sergilere resimler gönderir. İşte filmimiz bu harika adamın hayat hikayesini anlatıyor. Allah’tan lewis var da bu filmi izleyebildik. Başka bir aktörle bu film olmazdı. Film, izleyen tün insanları duygulandırmalı, hatta bayan iseniz ağlatmalı. En çok duygulandığım yerler platonik aşklar yaşamasının verdiği umutsuzluk anları ile yere tebeşirle “mother” yazdığı sahne olmuştu. Bunlar da gerçek chris'in resimleri;


Hep filmlerde olur derler ya, imkansız aşklardan birine daha bu filmde şahit olduk, hasta bakıcı mary ile chris bir şekilde evlenirler ve chris ölene kadar bu evlilik sürer. Mary dediğimiz de güzel, alımlı bir şey. Chris’in ise sadece yüreğinden kopup gelen cümleleri var. Öyle bol fantezili bir seks hayatları olamamıştır. Peki ama mary nasıl oluyor da bu sakat herifle evlenebiliyor? Hala kafamı meşgul eden bir soru. Aynı mutlu sonu intouchables’da da gördük ve şaşırdık. Ben bu evliliğe hıçkırarak tepki verir, salya sümük ağlarım. Çünkü ben kelimelerin ve insanlığın daha önemli şeyler olduğuna inananlardanım. Maalesef bu düşüncelerim her gün zedeleniyor, toplum beni bir şekilde mükemmel yapısal özellikleri olan marka manyağı bir idiota çevirmeye çalışıyor. Kaslı olmalıyım bu ilk şart, bir de bu kasların da öyle her yerde çıkanları seksi olmuyormuş, seksi kaslar için daha fazla çalışmak gerekiyormuş, ondan başka güzel bir telefon ve araba şart, ondan başka kendine güveni tam, sempatik, barışçıl ve liderlik vasıfları yüksek, şakacı, biraz aynştayın, minik sürprizlere gebe, emotional ve sexy. Bu olunacak adam kimdir tarihte nerede görülmüştür belli değil. Neyse bebeğim hem konu hem de oyunculuklar için bir şans vermelisiniz bu başyapıta.






My Left Foot film eleştirisi











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder