“My left foot” filmini
lim sheridan yönetmiş. Filmin senaryosu ise chris brown’un kendi hayatını
anlattığı my left foot isimli kitaptan alınmış. Filmimiz doğuştan sakat doğan
İrlandalı yazar ve ressam chris brown’un inanılmaz duygusal hayatını anlatıyor.
Başrollerde ise brenda ficker ve favorilerimden daniel day lewis yer alıyor.
İki oyuncunun da bu film sayesinde oskar kazandıklarını unutmayalım. Lewis ile
yönetmenin "the boxer" ve "in the name of the father"da beraber çalıştıklarını da hatırlatalım.
Özürlü karakterlerin
olduğu filmlerden çok azına tahammül edebilmiştim. Bunlar; "intouchables" ve
"scent of a woman"dır. Diğer güzel veya klasik eserleri maalesef es geçmek
zorunda kaldım, hiç tarzım değiller. Belki bu listeye "the elephant man" de
eklenebilir, onun tarzı biraz daha farklı gibi ama hadi onu da sayalım bari,
yakınlarda da fil adama değinmeyi düşünüyorum. Daniel day lewis’in favori
oyuncularımdan olduğunu söylemiştim. Daha önceden kendisinin "gangs of new york"
ve "there will be blood" filmlerine değinmiştik. Yine eski yazılardan
hatırlarsınız; gangs of newyork filmindeki "the butcher" tiplemesi bana göre
gelmiş geçmiş en iyi oyunculuktur, tartışmaya girmiyorum bile. En iyi
karakterler listemin ilk on numarasına baktığımda ise yine lewis’in the
butcher'dan başka "oilman" ve "my left foot"taki performansının olduğunu görüyorum.
John cazale ve al
pacino’yu bir kenara attığımda en iyi oyuncum her zaman daniel day lewis’tir.
Lewis’in filmlerine baktığımda her zaman için işini çok seven ve iyi yapmaya
çalışan bir adamın çalışmalarını görüyorum. İlgili filmleri izlerken de çoğu
zaman lewis’i unutup canlandırdığı karakteri izlemeye başlıyorum. Bu çok kolay
bir olay değildir. Her rolde farklı bir kişiliğe bürünmek uzun psikolojik
çalışmalar gerektirir. Lewis’in Lincoln rolü için tam bir sene kitap okuyup
vücut dilini karakterine benzetmeye çalıştığını hatırlatalım.
Chris Brown, 13’ü
hayatta kalabilmiş 22 çocuklu bir ailenin doğuştan beyin felçli olan bir
üyesidir. Yıllar boyunca tek bir ses bile çıkaramadan öleceği günü beklemiştir,
ailesi de tabii. Ama zamanla annesinin manevi desteği ile yaşam belirtileri
göstermeye başlar ve inanılmaz şekilde kullanabildiği tek organı olan sol ayağı
sayesinde resimler çizer, yazılar karalar. Aldığı tıbbi destekler sayesinde de
anlaşılabilir seviyede konuşmaya başlar ve sergilere resimler gönderir. İşte
filmimiz bu harika adamın hayat hikayesini anlatıyor. Allah’tan lewis var da bu
filmi izleyebildik. Başka bir aktörle bu film olmazdı. Film, izleyen tün
insanları duygulandırmalı, hatta bayan iseniz ağlatmalı. En çok duygulandığım
yerler platonik aşklar yaşamasının verdiği umutsuzluk anları ile yere tebeşirle
“mother” yazdığı sahne olmuştu. Bunlar da gerçek chris'in resimleri;
Hep filmlerde olur
derler ya, imkansız aşklardan birine daha bu filmde şahit olduk, hasta bakıcı
mary ile chris bir şekilde evlenirler ve chris ölene kadar bu evlilik sürer.
Mary dediğimiz de güzel, alımlı bir şey. Chris’in ise sadece yüreğinden kopup
gelen cümleleri var. Öyle bol fantezili bir seks hayatları olamamıştır. Peki
ama mary nasıl oluyor da bu sakat herifle evlenebiliyor? Hala kafamı meşgul
eden bir soru. Aynı mutlu sonu intouchables’da da gördük ve şaşırdık. Ben bu
evliliğe hıçkırarak tepki verir, salya sümük ağlarım. Çünkü ben kelimelerin ve
insanlığın daha önemli şeyler olduğuna inananlardanım. Maalesef bu düşüncelerim her gün
zedeleniyor, toplum beni bir şekilde mükemmel yapısal özellikleri olan marka
manyağı bir idiota çevirmeye çalışıyor. Kaslı olmalıyım bu ilk şart, bir de bu
kasların da öyle her yerde çıkanları seksi olmuyormuş, seksi kaslar için daha
fazla çalışmak gerekiyormuş, ondan başka güzel bir telefon ve araba şart, ondan
başka kendine güveni tam, sempatik, barışçıl ve liderlik vasıfları yüksek,
şakacı, biraz aynştayın, minik sürprizlere gebe, emotional ve sexy. Bu olunacak
adam kimdir tarihte nerede görülmüştür belli değil. Neyse bebeğim hem konu hem de oyunculuklar için bir şans vermelisiniz bu başyapıta.
My Left Foot film eleştirisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder