imdb
"Patton" filmi favori yönetmenlerimden Franklin J. Schaffner tarafından 1970 yılında çekilmiş. Başrollerde ise usta oyuncular George C. Scott ve Karl Malden yer alıyor. Film, general Patton'un kişiliğini ve ikinci dünya savaşında başından geçen olayları konu alıyor. General patton belki de amerikan tarihinin en ukala, en asi ama en başarılı komutanlarından biridir. Tüm bu kişiliğinin yanı sıra zaten kendini beğenmiş bir asker topluluğu olan amerika ordusu filmde sinir bozuculukta zirveye tırmanıyor bir de senaristlerin arasında francis ford coppola olunca çok farklı bi savaş filmi ortaya çıkmış. 7 dalda oskar kazanmış bi filmden bahsediyoruz zira.
Ayrıca oskar demişken başrol oyuncusu olan George c. Scott bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanıyor ama oyuncuların kendi aralarında bir ödül uğruna kıyaslanması hoşuna gitmediğinden ödülü kabul etmiyor ve geri gönderiyor, törenlere felan da katılmıyor. Bunu yapan ilk kişi olması lazım, tabi bence takdire şayan bi hareket eğer oskarı alsaydı belki isminden hiç bahsedilmezdi ama bu davranışı ona çok ayrı bi hava katmış. Bir de marlon brando bu oskar ödüllerini protesto etmişti. Godfather'dan alacağı en iyi oyuncu rolünü kendisi almaya gitmiyor bi Kızılderili kızı gönderip oskar törenlerinde alışık olmadığımız konular hakkında cümleler sarfettiriyordu, tabi kız konuşurken de biraz yuhalanıyor, bir de 2010 oskar törenlerini açıp izlerseniz şuna benzer bi söz geçer: “christopher waltz son filminde nazi subayıdır ve saklanan yahudileri aramaktadır, evet christoph salon senin” bunları söyleyen sunucu tüm ellerini açmış yahudiler diye tüm salonu kastetmiştir, izleyelim. Karizmatik felan mı olmanız gerekiyordu amcıklar sizi.
Film, patton'un çok ukala, kimilerine göre sinir bozucu ama doğruya doğru cümleleriyle başlar. Gerçek patton buna benzer konuşmaları çok yapmış, filmin başındaki konuşmasını birebir yapmış mı tam bilemiyorum ama bu ilk sahnede kurduğu cümlelerden bazıları şunlar: “Şunu unutmayın ki, hiç kimse ülkesi uğruna ölerek savaşı kazanmamıştır. Savaşı ancak başka aptalların ölmesini sağlayarak, kazanabilirsiniz. Beyler Amerika'nın savaşmak istememesi ve savaştan uzak duracağı şeklindeki sözler tamamiyle yalandır. Biliyor musunuz aslında karşımıza çıkacak, o zavallılara çok acıyorum. Tanrı şahidimdir. Pislikleri vurmakla kalmayacağız, canlı canlı ciğerlerini sökeceğiz ve onları, tanklarda gres yağı olarak kullanacağız. Bu zavallı zevk düşkünlerini, utanç içinde öldüreceğiz. Naziler bizim düşmanımız. Onlara saldırın. Kanlarını ortaya saçın! Karınlarından vurun”
Filmin ilk bölümü kuzey Afrika harekatını anlatıyor. Biliyorsun burası ikinci dünya savaşının önemli cephelerinden, İngilizler ve öncü amerikalılar, almanlar tarafından ilk başlarda bozguna uğratılıyor, akabinde bölgeye konusunda uzman general patton gönderiliyor, Tabi bu, bölgeye gidince faslılar da buna merasim felan düzenlerler, yalnız buradaki geçit töreninde bir filmde görebileceğiniz en komik teknik hata ile karşılaşırsınız. Geçit töreni yapılırken bölge halkından olan bi çocuk önce kameraya sırıtıyor sonra göz kırpıyor bunlar hadi neyse sonra dilini çıkartıp çok edepsiz hareketler yapıyor, kameraman gözden kaçırmış herhalde.
Patton, kısa sürede disiplinsiz orduyu düzene sokar, düşmanı tanımaya tanıttırmaya başlar ama bunlar yapılırken de üst merciler ile arası sürekli açılır. Zaten normandiya çıkarmasında da ilk başta kullanılmamış sonra amerikalılar zorlanınca çağrılmıştı yani başarılı olmasa kimse bunu orduda istemezmiş. O sırada Almanların başında da meşhur komutan rommel var, kendisi kimilerine göre zırhlı birlik komutanları arasında en zeki, en yaratıcı olanı hatta bilgilerini paylaştığı kitapları ve günlükleri mevcut. Bizim obsesif komutan patton da rommel'e çok saygı duyar, içten içe de tırsar, onu yenebilmek için rommel'in kitaplarını dahi okuyacaktır. Bi ara patton'un karargahı saldırıya uğrar, zaiyat verirler ve ölen askerleri çöle gömerler, bi 10 tane mezar görürüz ki 2'sinin yahudi olduğu bellidir. Ben yahudi askerlerin bu kadar yoğun bir şekilde orduda olabileceğini düşünmüyorum illaki yahudiler de vardır ama yoğunluğun, özellikle de erlerin içinde, bu kadar fazla olmaması lazım.
Dedik ya patton bayağı bu rommel'i kafasına takmıştır, her adımını merak eder “the tank in attack” isimli kitabını okuyarak uyur felan, bence rommel hitler tarafından avrupaya çağrılmasaydı pattonun ebesini bellerdi, bir de Almanların savunmak zorunda olduğu diğer cephelerde var ama amerikalılar öyle değil, bu durumun çok etkisi olmuştur. Bu iki generalin ilk karşılaşmalarında patton kazanan taraf olacaktır ama daha önceden konuşlanmıştır ve havadan da destek alacaktır, tüm bunların sayesinde ucuz bir zafer kazanır, almanlar geri çekilirken de şöyle der: "rommel seni aşağılık pislik, yazdığın kitabı okudum". Filmdeki en hoşuma giden sahnelerden biri burasıydı.
Sonrasında rommel çağrılır, avrupa'ya gider, patton afrikayı kurtardım italya'yı da kurtarayım der ve yollara düşer ama İngilizler orayı daha önceden kurtarmayı denemiş fakat kurtaramamıştır, neyse bu bayağı isminden söz ettirir ama ukala tavırları, gölgesi kendinden kalın olanları rahatsız etmektedir, buna biraz da ingilizler sebep olmuştur. İtalya topraklarında bir toplantı odasında patton ve arkadaşlarına konuk olduğumuz bi sahnede odada amerikan bayrağı ile beraber Türk bayrağının olması da ilginç yani bağlantıyı tam çözemedim belki bilmediğimiz olaylar dönmüş olabilir ya da başka bir bayrak da olabilir ama bildiğin bizim bayrak lan işte, neyse bu bizim bayrağa benzeyen bayrak bir kaç sahnede daha gözümüze çarpacaktır.
Patton İtalya'da gayet başarılıdır ama onu sevmeyenlerin çalışmaları neticesinde kısa bir süreliğine görevden alınır. İlerleyen sahnelerde "intermission"ı görürüz. Ekranda beliren "intermission" yazısı karanlık arka fonla beraber neredeyse 1 dakika gözükür, filmin ortasında noluyo lan diyebilirsiniz. Bu, eskiden çoğu filmde kullanılan bir uygulama idi şimdilerde kullanan yok, aslında bu intermission'da klasik müzik çalınır ama bu filmde pek duyulmaz kabaca 1. cd'nin bittiğini tuvalete gitmemiz gerektiğini öğreniriz. Bildiğin film arası işte.
Patton'un görevden uzaklaştırılmasını almanlar bile garipser. Bu amerika'ya felan gider arada Ruslara felan da giydirir, gazetelerde boy boy resimleri ve hakkında suçlamalar çıkar ama zorlu normandiya çıkarmasında onsuz zafer zor gelecek gibidir. Bunu anlayan müttefikler kendisini tekrar göreve çağırırlar, o da şimdi sıra bende yalvarsınlar demez çünkü kendisi tam bir savaş manyağıdır özellikle de normandiya'ya çıkıp Almanların tanklarıyla belki de tekrar rommel ile karşılaşmayı umut etmektedir, neyse bu yine orduyu düzene müzene sokar almanlar çoğu yerde mağlup edilir derken almanlar yenilir, tabi bu arada geçen sahnelerde patton yine diken üstündedir, yaptığı her işe karışırlar. Arada yine onu engellemeye çalışırlar derken savaş biter.
En son patton ile Ruslar buluşup zaferi kutlayacaklardır. Rusların içki davetine hiçbir rus pisliğiyle içki içmem diyerek karşı çıkar. Sonra rus da buna pislik der bunlar sırıtır içki içerler, tabi buraları izleyen birçok kişi tebessüm etmiş olabilir ama ulan itoğlu itler sizin gibi hödük komutanlar yüzünden belki de soğuk savaş bitmeyip 3. dünya savaşı çıkacaktı, sokarım sizin gururunuza, biraz adam olun lan pezevenkler. Patton'un film boyunca sarfettiği cümleler her ne kadar savaşın gerçek yüzünü doğru bir şekilde yansıtsa da hepsi aşağılayıcı ve sinir bozucudurlar. En son sahnede patton köpeğiyle kırsal alanda yürürken çoktan orduya da veda etmiştir. Patton kırsalda yürürken ekranda beliren değirmen çok güzel bi detay olmuş siz nereye gönderme yapıldığını anladınız.
Patton film eleştirisi
Filmdeki Türk bayrağına benzeyen bayrak aslında Pattonun aracınında plakasında bulunan 3 yıldızlı General forsunun bayrağı diğer iki yıldız kıvrılınca Türk bayrağına benzemiş
YanıtlaSilFilmdeki bir diğer hata da filmin ilk sahnesinde Pattonun yaptığı konuşmadaki rütbesi. Patton savaşın sonlarına doğru orgeneral rütbesini alıyor.
YanıtlaSilFilmde bir sahnede Sana Türkiyede deniz amiralliği verseler seve seve yaparsın gibi ifade kullanıyorlar. Yani eline Türk askerini verseler denizci ol deseler onu bile seve seve yaparsın tarzında ima var. bu sahne göğsümü kabarttı açıkçası.
YanıtlaSilFilmde bir sahnede General Patton'na sana Türkler deniz amiralliği verseler koşa koşa gidersin gibi ifadeler kullanılmıştı. Askeri disiplini seven Patton'un Türk askerine olan hayranlığını dile getirmesi açıkçası göğsümü kabartmıştı.
YanıtlaSilBenim izlediğim versiyonunda patton almanları yendikten sonra almanlarla birlik olup komunist ruslar üzerine gitmeliyiz. hemen şimdi gibi açıklamalar yapıyor ve bir müddet sonra süikast vari bir trafik kazası ile ölüyordu.
YanıtlaSil