3 Ağustos 2011 Çarşamba

The Boys From Brazil


imdb

"The Boys From Brazil" filmi Ira Levin'in aynı isimli romanından sinemaya çevrilmiş. Filmi favori yönetmenlerimden Franklin J. Schaffner 1978 yılında çekmiş. Başrollerde ise Gregory Peck, yüce Laurence Olivier ve James Mason yer alıyor. Filmimiz Dr. Josef Mengele'yi konu alıyor. Onun radikal planları, deneyleri ve gelişen olaylar, filmin bol gerilimli olacak şekilde ana temasını oluşturuyor.


Peki bu Dr. Josef Mengele kim ola ki der gibisiniz. Kendisi Hitler'in en çılgın doktorlarından birisiydi. Yaptığı inanılmaz deneyler, özellikle de toplama kamplarındakiler, onu Yahudilerin bir numaralı düşmanı haline getirmiştir. Bir numaralı çünkü ölene kadar mossad'dan kaçabilen nadir nazilerden biridir kendisi. Peki bu doktorun deneyleri, öldürülen Yahudi sayısında yaptıkları gibi, yahudilerin abartılarından biri miydi? Hayır, mengele'yi biraz araştıracak olursanız çılgınlığın boyutunu görebilirsiniz. Yaptıkları arasında iki çocuğu (genelde çocuklar üzerine deneyler yapmış) sırtlarından dikiyor, dikmeden önce de aynı iç organları veya organı kullanmalarına olanak sağlıyor, amaç ise acaba bu iki çocuktan hangisi yaşayabilirin cevaplanmasıdır. Aşağıda mengele ile ilgili bazı resimler yer almakta;





Alman askerlerine yaptığı deneyler ise biraz daha insancıldır. Soğukta, sıcakta, basınçta, gürültüde askeri yeteneklerini kaybederler mi kaybetmezler mi, bunu araştırıp deneyler yapmıştır. Mengele tüm felsefesini üstün ırkın yani onlara göre ari ırkın yaşaması ve bu ari ırkı melezleştirecek tüm tehditlerin ortadan kaldırılması üzerine kurmuştur. Sadece yahudilere değil alman çocuklarına bile acımamıştır. 20 bine yakın sakat, sağlıksız vb. kusurları bulunan çocuğu ileride ari ırkı bozarlar diye öldürtmüştür, tüm bunların dayanağı (hepsi olmasa da büyük bir kısmı) da Nietzsche'nin evrim, seleksiyon ve üstün insan üzerine olan düşünceleridir. Niçe'ye göre darwinci yaklaşım yanılıyordu; bir toplumdaki üstün, sağlam ırklar en sonunda hayatta kalmıyordu aksine zayıf, sakat ırkların hayatta kalmaları daha kolaydı. Yani niçe'ye göre zayıflar nasıl olsa elimine olurlar, evrim bunları yok eder düşüncesi tamamen yanlıştı, asıl tehlike sağlamların yanlarındaki zayıfların varlığı ve durumlarını dna ile koruyabilmeleriydi. Bu felsefeden yola çıkan Nazi Almanyası, memlekette ne kadar hasta, sakat var hepsini öldürmüştü. Sanılanın aksine Nazilerin üstün insan felsefesi darwin'in düşüncelerini reddetmektedir neyse.


2. dünya savaşı'nın ardından mengele öyle bir sıvışmış ki mossad onu ölene kadar bulamamış. Söylenenler doğruysa brezilya'da mı arjantin'de mi ne yapılan dna testleri sonucunda eceliyle ölen bi kişinin Josef Mengele olduğu anlaşılmış. Şimdi ilginç olan nokta ise şu; göya Mengele 1979 yılında ölmüş ama bu film 1978 yılında çekilmiş yani adam kendisinin oynatıldığı ve öldürüldüğü bu filmi izlemiş de olabilir neyse filme dönelim;


Bir gün nazi avcısı Ezra Lieberman'a, savaş suçlusu Naziler'in Paraguay'da yaşadığına dair mektup gelir. Mektubu da orada araştırmalar yapan Musevi bir gazeteci göndermiştir. (demek ki bu mossad adama bayağı yaklaşmış ki uydurma senaryolu bu filmde mengele, güney amerika'da yaşamış gibi konu edilmiş) Lieberman kıt kanaat geçinen, bacısıyla aynı evi paylaşan, belli ki avrupa'nın en gariban araştırmacı musevisidir. Ama ben bu kadar güzel alman aksanıyla İngilizce konuşan oyuncu görmedim takdir etmek lazım.


Lieberman, paraguay'daki gazeteciye ilk başta inanmaz. Ama Musevi oğlan paraguay'daki Nazileri takip etmeye devam eder. Bir konakta tüm bu Nazi subaylarıyla beraber Mengele'yi de görürüz. Mengele, bu seçkin Nazilere büyük bir projeden bahseder. İki buçuk sene içerisinde 94 tane erkeğin öldürülmesi gerektiğini ve bunu da salondaki subayların yapması gerektiğini anlatır. Bu erkekler dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamaktadırlar. Hepsinin mütevazi hayatları vardır hepsi de devlet memurudur. Tabi bu görevi ilk başta kimse anlamaz ne diye durup dururken böyle basit adamları öldürüyoruz biz diye sorduklarında ise mengele bunlara saane lan siktir git öldür hepsini der, bunlar da tamam efendim derler ve proje kaldığı yerden devam eder. Tüm bunlar olurken de gazeteci oğlan bunları dinlemekte ve konuşmaları kaydetmektedir. Ama Naziler dinlenildiklerini anlarlar ve çocuğun peşine düşerler, çocuk da acı zülum kaydettiklerini Lieberman'a dinletir ki tam o esnada yakalanır ve öldürülür. 


Bu esnada Mengele ablak suratlı yardımcısına “hiçbir şey için bekleyemeyiz dördüncü Reich geliyor Gunther“ der. Reich ne lan der gibisiniz, bildiğiniz üzere Almanlara göre birinci Reich (imparatorluk, krallık) kutsal roma Cermen imparatorluğunu, ikinci Reich Alman İmparatorluğunu ve üçüncü Reich de nazi almanyası'nı temsil etmektedir. 


Mengele'nin, yakaladığı (musevi gazetecinin çikolota verip kandırdığı) kakavan suratlı küçük bebeye pis deneyler yapacağı pis sırıtışından bellidir her an ölümcül bir deney bekleyebilirsiniz ama filmin ortasında göt oluruz çünkü deney meney yapmadan bebeyi öldürürler yani bence burada hazır çocuğu da bulmuş bi kaç arileştirme deneyi yapılabilirdi lo.


Lieberman, Musevi gazetecinin gönderdiği bilgileri araştırmaya başlar ama tüm bilgileri de alamamıştır. Sadece 94 tane, 65 yaşlarında bilmem neredelerde yaşayan adamların öldürüleceği bilgisine vakıftır ama adamların isimlerini bilmez. Yahudi arkadaşlarından bu özelliklere sahip adamlar öldürülürse kendisine haber verilmesini ister, bu arada bi yerde de şöyle der: “yaklaşık iki milyon kişiyi öldüren Auschitz'in başhekimi için ne kadar ilginç bir tanım. Yahudi ve Yahudi olmayan çocuklar üstünde deneyler yaptı. Genelde ikizleri kullanırdı. Onları birer aryan haline getirmek için gözlerine mavi boya enjekte ederdi.” Bu cümlelerde geçen ikizleri kullanırdı ibaresi size tanıdık gelmiş olabilir. Pek çok filmde milmde denk gelmişsinizdir; çoğunluğu brezilya'da olmak suretiyle, bu filmlerdeki bazı köy ve kasabalarda bi bakarlar ki ikizlerin sayısı artıyor hepsi de mavi gözlü veya halkı doğurgan olmayan bi bölgede aşırı derecede ikiz çocuk nüfusunun artması akabinde bölgeye amerikalı ajanlar gelir ve durum araştırması yaparlar. Aslında gönderme yapılan yer Mengele'nin deneyleridir. 


Gerçekte ikiz nüfusunun ani bir şekilde arttığı bölgeler olmuş mudur tam bilemiyorum ama filmdeki konuların gönderme yapıldığı adres kesinlikle Doktor Josef Mengele ve deneyleridir. İlerleyen sahnelerde mengele'nin gizli evini görürüz, burada absürd deneylerini ve acayip denekleri belirir. Bölge halkının cingana benzeyen bi çocuğuna da mavi göz monte ettiği önemle vurgulanır.


Lieberman, araştırmaları ve yahudi arkadaşlarının istihbarat yardımları sonucunda bu hedefteki 94 erkekten öldürülenleri bulur yalnız burada tüm bu 94 erkek ortak özelliklere sahiptir. Bir de bakıyoruz ki bu adamların çocuklarında da ortak özellikler gözükmektedir; çocukların hepsi ukala, annesi tarafından şımartılarak büyütülmüş, 13-15 yaşlarında, hepsinde mavi göz ve düz saçlar, sıfatları birebir aynı ayrıca hepsi de bir konuda çok yetenekli ve istekliler. Lieberman ilk başta bu çocukların benzer olmalarına bi anlam veremez.


Lieberman'ın derinlemesine araştırmaları sonucunda, nazilerin ileri gelenleri projeyi iptal eder yani çocukların babalarının öldürülmesi projesini. Mengele de madem öyle tek başıma hareket ederim der ve nazi selamı çakıp gruptan ayrılır. Burada bir başka ilginç nokta da yahudilerin bize bedavadan verdikleri bilinçaltı: çoğu ilgili filmde bir nazi manyağı olan kişi vardır ve bu şahıs mefkuresine çok bağlıdır, zamanla çevresindeki naziler onun için yeterli olmamaya başlar, menfaat uğruna davayı felan satarlar. Nazilerin iyice bozulduğu, davasına ihanet ettikleri imajı verilir ve o davasına çok bağlı arkadaş da hepsinden soğur ve aralarından ayrılır falan filan, buna benzer konuların işlendiği onlarca nazi temalı film var, hepsi de aynı fabrikadan çıkmış gibi.


İlerleyen sahnelerde Lieberman edindiği bilgileri bi doktor arkadaşına anlatır, klonlamadan felan bahsederler. Doktora göre Mengele çocuklar için benzer sosyal ve çevresel şartlar yaratmıştır. Ama klonlama için birisinin dnası şarttır. Bu bilgiyi de öğrenen Lieberman sonunda köfteyi çakar. Mengele Hitler'in dnalarını taşıyan bebeleri, 94 adet benzer sosyal statüdeki (hitlerinki gibi) aileye evlatlık olarak vermiştir ve bu çocukların aynı Hitler gibi olabilmesi için de babalarının ölmesi gerekmektedir. Bu sayede çocukların liderlik vasıfları pasif annelerinin de yardımıyla ön plana çıkacaktır, her çocuk da farklı bi yeteneğe sahip olduğundan dördüncü Reich'ın oluşmasında ve ileride yönetilmesinde  hiçbir zorluk çekilmeyecektir.


Lieberman, çocuklardan birinin adresini baba ölmeden önce öğrenebilmiştir ve hemen onun yanına gider, tabi Mengele de oraya gitmektedir. Mengele önce gider ve babayı öldürür derken Lieberman eve gelir, bunlar dövüşürler küçük Hitler eve gelir felan en sonunda Mengele tahmin ettiğiniz üzere ölür, öldürülür. En son sahnede de Lieberman'ı hastanede görürüz. Kavgadan mütevellit yaralıdır, onu ziyarete gelen yahudiler ondan elindeki listeyi isterler bu sayede küçük hitlerler'in tamamını ortadan kaldırabileceklerdir ama Lieberman ben masumları öldürtemem der ve listeyi yakar. Bu kararı benim için sürpriz oldu açıkçası.

Gerim gerim gerilerek ve büyük bir hayranlıkla izlediğim bu filmi tavsiye ederim.




The Boys From Brazil film eleştirisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder